MUSTAFA SAK 'TÜRKİYE İHRACATLA BÜYÜYECEK'

Türk sanayisinin ihracatta daha verimli olması ve katma değeri arttırması tamamen AR-GE ve inovasyona bağlı olduğunu biliyoruz. Ar-Ge ile öne çıkmış ülke ve kurumların uygulamalarını model olarak alabiliriz. Ülkemizin büyümesinde en önemli payın sanayi sektörüne ait olduğu resmi kaynaklarca dile getirilmektedir. Rekabetin arttırılması için şirket birleşmeleri bir yöntemdir. Üniversite/sanayi işbirliklerini çok önemsiyorum. Eğer mümkünse geri dönüştürülebilir hammadde kullanımları teşvik edilmeli. Ve çevresel sorunları da dikkate almalı, özellikle su kullanımı ile hava kirliliğinin azaltılmasına yönelik uygulama ve yatırımların arttırılması sanayi kuruluşlarınca önemle dikkate alınmalı.İhracatın ekonomimiz için çok önemli olduğunun hepimiz farkındayız. İhracat demek döviz demek, üretim, yatırım büyüme ve istihdam demek. Tabi ülke olarak kazandıran ihracata ihtiyacımız var. Genel olarak ithalata dayalı üretim ve dolayısıyla ihracatımız söz konusu. Bunu olabildiğince tersine çevirmeliyiz.ADO grup olarak üretim gereksinimimiz için ihtiyacımız olan hammaddeye ulaşırken ithalata bağımlılığı en aza indirecek şekilde yatırımlarım planları yapıyoruz. Bunda da şimdiye kadar başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Bunun ülkemiz için çok değerli olduğuna inanıyoruz. Geçtiğimiz yıl gerçekten yorucu bir sene oldu. Her açıdan hem de. Pandemi hayatımızın tam ortasındaydı. Bu nedenle üretim ve tüketimde değişen alışkanlıklar oluştu. İklim krizini de hissedilir derecede arttı. Yazın ortasında sele kapılan yerleşim yerleri, can kayıpları yüreklerimizi burktu. Yangınlar da öylesine canımızı acıttı ki elimizden birşeyin gelmediğini gördük. Bütün bunların ardından ülkemizdeki ekonomik durum herkesi hepimizi kaygılandırdı. Gündemin bir numaralı konusu TL’deki hızlı değer kaybı oldu. Bu durum her alana farklı biçimde ama genelde olumsuz yansıdı. Maliyetler yükseldi, enflasyon hızlandı; halkın satın alma gücü eridi. Yeni yatırım ile üretim planlamaları yapmak da oldukça zor hale geldiğini hepimiz anlıyoruz, yaşıyoruz.Ülkemizde döviz iki ana kaynaktan karşılanıyor; ihracat ve turizm. Türkiye turizmde oldukça iyi durumda olduğunu biliyoruz. Daha da iyi olması ülkemiz için çok değerli. Akdeniz ülkeleri arasında hak ettiğimiz yerdeyiz. Ancak sanayi sektörü süreklilik açısından önemli ve istihdam için de vazgeçilmezimizdir. Sektörümüzün zaman içinde sorunları ortaya çıkmakta ve iktidarlar çözüm ürettikleri sürece başarılı ve kazançlı çalışmalarımız da devam etmektedir.Döviz kurlarının yatay seyretmesi biz sanayicilerin önümüzü daha rahat görmemizi sağlıyor. Ocak ayındaki sanayi sektöründe enerji kısıtlaması uygulaması hepimizde bir olumsuzluğa neden oldu. Biz sanayiciler ülkemizin ekonomisinin güçlenmesi ve güçlü durması için duyarlılıkla çalışıyor üretiyoruz. Yöneticilerimizden de bu konuda destekleyici uygulamalar bekliyoruz. Bizlerin sıkıntıya girmesi yurtiçi ve yurtdışı iş ortaklarımızın da olumsuz etkilenmesine neden oluyor. Elimizden geldiğince sıkıntıları yansıtmamaya çalışsak da sonuçta aynı gemideyiz. Üretim ve ihracatın geleceği için enerji arz güvenliğin de sağlanması gerektiğini de vurgulamak isterim. İnsanlık tarihi için zorlu sınavlarıyla anılacak olan 2021, yerini 2022 yılına bıraktı. Hepimiz mutlu günler için heyecanımızı ve umudumuzu koruyalım. Her yeni yıl, yepyeni umutlar ve gelecek hedeflerini içinde barındırır. Gelecek günlerin herkese güzellikler ve başarılar getirmesini dilerim.